BraunPrize Uluslararası Tasarım Yarışması

Bizim yaşımız tutmuyor ama yaşı tutan tasarımcılara da mani olmayalım. Braun, uluslararası bir ürün tasarım fikir yarışması düzenliyor.

BraunPrize yarışma posteri

2018 yılı aynı zamanda Braun Prize yarışmasının da 50. yılına denk geliyor

Katılım ücreti alınmayan yarışma tasarım öğrencilerine, tasarım okullarına ve genç tasarımcılara açık. 20 Mart 2018’e kadar 2 veya 3 boyutlu, hatta interaktif çalışmalarla yarışmaya katılabilirsiniz.

Katılan projeler; fikir, tasarım, yenilikçi teknoloji ve çevresel sürdürülebilirlik açısından, “öğrenci” ve “genç yetenek” başlıkları altında değerlendirmeye alınıyor. Öğrenci kategorisinde yarışabilmek için, 18 yaşından büyük olmak ve öğrenciyken yapılan proje çalışmasıyla katılmak gerekiyor. Genç yetenek kategorisinde ise okullarından en fazla 5 yıl önce mezun olmuş tasarımcılar yarışabiliyor.

“Tasarıma Giriş” dersinde Braun markası ve Dieter Rams adının nasıl özdeşleştiğini tasarım öğrencisi olanlar mutlaka hatırlar. Tasarımcı olmayanlara da şöyle anlatalım: 2000’li yıllarda Jonathan Ive ve Steve Jobs işbirliği Apple tasarımlarını nasıl zirveye taşıdıysa, 1950- 1995 yıllar arasında  Dieter Rams de tasarımlarıyla Braun’u taçlandırmıştır. Bu arada Jonathan Ive, Dieter Rams’in tasarım anlayışından etkilendiğini söylemektedir.

Yarışmaya geri dönersek, ayrıntılı bilgi ve başvuru için https://www.braunprize.org sitesini inceleyebilirsiniz.

Reklam

Dünya Tasarım Başkenti 2020: Lille (Fransa)

1957 yılında International Council of Societies of Industrial Design (Icsid) adıyla kurulan World Design Organization (WDO), endüstri ürünleri tasarımı mesleğini tanıtım amaçlı uluslararası bir sivil toplum kuruluşu. World Design Capital® (Dünya Tasarım Başkenti) ise WDO tarafından geliştirilen bir programın adı.

WDO, “Dünya Tasarım Başkenti” olarak adlandırdığı kentleri 2008 yılından beri seçiyor.  Tasarım, şehir planlama, sosyal ve ekonomik gelişim konularında kent sakinlerini ve çevreyi gözeten planlar geliştirip uygulamaya koyan kentler program başvurusunda öne çıkıyorlar.

Seçilen kent, yıl boyunca süren etkinliklerle yaşam kalitesini iyileştirmeye yönelik, sürdürülebilir tasarım anlayışıyla oluşturduğu kentleşme politikasını ve yenileşme hareketini tanıtmakla yükümlü. Uluslararası Tasarım Galası, Uluslararası Tasarım Evi Sergisi, Uluslararası Tasarım Politikaları Konferansı, eski katılımcılarla iletişim etkinlikleri, Uluslararası Tasarım Haftası Forum’u tanıtım yapılacak etkinlik listesinde yer alıyor.

2018 yılı için Mexico City seçilmişti, 14 Ekim’de yapılan açıklamayla Lille, rakibi Sydney’i geçerek bu programın yeni uygulayıcısı olarak belirlendi.

Köpekbalığı devriyesi: Dron, insan, bilgisayar yazılımı

Reuters’ın haberine göre eylül ayından itibaren Avusturalya’nın bazı kıyılarında dronlar köpekbalığı devriyesine çıkacak.

köpekbalığının dron ile takip edilmesi çizimi

“Biri köpekbalıklarını gözetliyor!”

Dron tarafından operatörüne iletilen canlı görüntüler köpekbalığı taramaya yönelik bir bilgisayar yazılımında incelenecek. İnsan gözüyle yapılan taramada yüzde 20 ila 30 arasında bir başarı sağlanırken, “dron+insan+bilgisayar programı” işbirliği sayesinde bu oranı yüzde 90‘a çıkarmayı hedefliyorlar. Projenin araştırma görevlilerinden Dr. Nabin Sharma (University of Technology Sydney – School of Software) amaçlarının “insanları işinden etmek olmadığı, onların daha doğru sonuçlar almasını sağlamak olduğu”nu söylüyor.

Dronun üzerinde köpekbalığı tehlikesi algılandığı anda etraftaki yüzücüleri uyarmak amacıyla bir megafon bulunuyor. Ayrıca dronun yüzücülere şişme bir bot ve işaret fişeği de atabilmesi planlanmış. Projenin ticari ayağını oluşturan Little Ripper Group aynı zamanda bir “köpekbalığı kovucu” üzerinde de çalışıyormuş.

Yapay zekâ işimizi elimizden alacak diyenlere duyurulur: Artık farklı iş kolları için alışılmışın dışında ekipler kuruluyor haberiniz olsun!

Havadan dron yağıyor!

Dron camiasında başını alıp giden dronlardan sonra bu yaz yere çakılan dronları duyduk. Dron dünyasının köklü firması DJI, bazı dronlarının havalandıktan bir süre sonra kendini kapatarak düştüğüne yönelik şikâyetler alınca çareyi aygıt yazılımını güncellemekte buldu. Pil yönetim sistemi ve güç kaynağındaki bir problemin Spark model bazı dronlarında bu soruna yol açtığını belirtti. Yine de firma, 1 Eylül’e kadar güncelleme yapılmayan Spark’ların, bu tarihten sonra havalanamayacağını duyurdu.

Haberin tümünü The Verge‘den okuyabilirsiniz.

Endüstri ürünleri tasarımının babası: Raymond Loewy

Endüstri ürünleri tasarımı öğrencilerinin “Tasarım Tarihi” dersinin köşe taşıdır Raymond Loewy. İsmini duymadan mezun olan varsa da tasarımlarını görmeden mezun olan yoktur. (Sanırım? Umarım!)

Okul sıralarına -pardon stüdyosuna demek istemiştim- geri dönmek isteyen tasarımcılara, “Raymond Loewy: Father of Industrial Design” isimli 1979 yapımı 15 dakikalık programı izlemelerini öneririm. İngilizce olan kaydın ne yazık ki herhangi bir dilde altyazısı yok.

Filmde 85 yaşındaki tasarımcıya “İyi tasarım nedir?” diye soruyorlar. Cevabını özetleyelim:

Tasarımcının 1951’de yayımladığı “Never Leave Well Enough Alone” adlı 377 sayfalık bu kitapta hem hayat hikâyesini hem de tasarımla ilgili görüşlerini okuyabilirsiniz.

– İyi tasarımın modası geçmez. Bir Yunan heykelciği gibi klasikleşmiştir.

– İyi tasarım mütevazıdır. Etrafıyla uyum içindedir. Üzerinize gelmez.

– İyi tasarım basittir. Ona baktığınızda sadeliğin güzelliğini görürsünüz.

“Gördüğünüz en iyi tasarım nedir?” sorusuna cevabı ise yumurta! Şekli tam olarak Loewy’nin tasarımlarında gördüğümüz damla biçiminde (streamlining). Üstelik tamamen işlevsel. Çünkü sürtünme kuvvetini en aza indirecek biçime sahip.

Dandini Dandini Dastana “Dronlar” Girmiş Bostana

Dron Terminali” yazımın bazı arkadaşlarımın ilgisini çektiğini ve onları “Bu dronlar başka nerelerde kullanılıyordur?” sorusunu sormaya ittiğini gördüm. Askeri kullanımının olduğunu hepimiz biliyoruz. Casusluk, hedef vurma, vs. gibi amaçlar için kullanıldığı söyleniyor. Tasarım tarihi derslerinde hep altı çizilir: Yeni teknoloji çoğunlukla önce askeriye için geliştirilir ve orada kullanılır, sonra ucuzlar ve sivil hayata uyarlanır. Dron konusunda da durum pek farklı değil gibi gözüküyor.

Güvenlik faaliyetlerinde, tarımda, arama kurtarma çalışmalarında ve yaban hayatı araştırmalarında kullanılan dronlar da görüyoruz. Bunlarla film stüdyoları ucuza, yüksek çözünürlükte çekim yapabiliyor, Amazon gibi firmalar ürün teslimi yapmayı deniyor. Tehlikeli bölgelerde haber peşinde koşan gazetecilerin özellikle doğal afetlerde güvenli görüntü almasına yardımcı olan dronlardan da söz ediliyor. Birkaç hafta önce tarım ve sulak alanların korunması üzerine çalışan bir arkadaşımla uzmanlık alanındaki dron kullanımını tartışıyorduk. Tarım alanlarını ilaçlamada veya tarlaya verilen suyun her noktaya ulaşıp ulaşmadığının kontrolü için dronların kullanılması aklımıza gelen ilk örneklerdendi. Sulak alanlardaki yıllık değişimin takibi (alanın kuruma hızı, sazlık kısımlardaki değişim, sulak alana atık su karışması) de dron ile yapılabilirdi.

Biraz araştırınca üzerine kamera takılarak kayıt yapan, fotoğraf çeken, GPS’e sahip bir dron ile tarladaki ürünün durumunun izlenebildiğini de gördük. Yerden elle ve radyo dalgalarıyla kumanda edilen model uçaklara da kamera takılabiliyor, ancak dronun otopilot özelliğiyle havalanmasından inişine kadar geçen sürede araziyi görüntülemesi mümkün oluyormuş. Gerçi uydu görüntüsü satın almak da arazinizi izleme yöntemlerinden biri. Ancak burada da hem yüksek fiyat hem de bulutların üstünden çekim yapılması nedeniyle düşük çözünürlük sorunları karşımıza çıkabiliyor. Belli bir sulak alanın araştırılması ve korunması için çalışan bir STK için uydu görüntüsü satın almak veya bir uçak kiralayıp alanın üzerinden uçarak çekim yapmak, proje bütçesiyle ilgili alınması gereken çok büyük bir karardır. Dron satın almanın da ucuz olduğunu söyleyemeyiz. Ama gelişmeler, en azından üretim maliyetinin düşmekte olduğunu gösteriyor.

Cep telefonu teknolojisinin dronlara etkisi

Peki cep telefonlarının gelişiminin de dron teknolojisinin ucuzlamasına yol açtığını biliyor muydunuz? Ben bilmiyordum. Cep telefonları için üretilen daha ucuz, daha küçük ve kaliteli sensörler, GPS modülleri, güçlü işlemciler, geniş menzilli dijital radyolar da dron teknolojisine de katkı sağlıyor(muş). Ayrıca pahalı havacılık yazılımları yerine kullanılan açık kodlu “Kendi başına yap (Do It Yourself-DIY)” kitleri de çiftçilere ucuz maliyette teknoloji sunuyor(muş).

Tarımda kullanım

korkuluk_bidoz01Bu yazımızın temel konusu tarım ve hayvancılık alanlarında dron kullanımına geri dönersek…

Örneğin suyun tarlanın bir ucundan verilip diğer uca ulaştığı anın gözlenmesiyle kesilmesi, dolayısıyla daha az su kullanarak etkin sulama yapılması veya tarlanın/bahçenin durumunun tepeden görüntülenmesiyle göz hizasında belli olmayan tarım zararlısı, mantar gibi sorunların çabuk tespit edilmesi ile daha az böcek ilacı kullanılması çiftçinin yararına olabilecek uygulamalar. Toprak kalitesi hakkında da dronun çektiği kuşbakışı görüntülerden faydalanılabiliyor. Farklı dalga boylarının kullanıldığı görüntüleme teknikleriyle sağlıklı ve hastalıklı ürünlerin ayrımı da gözlenebiliyor. Dağlık arazilerde tarım ve hayvancılık yapanların arazilerinde olup biteni gözlemek için kullandığı oluyor. Örneğin zarar görmüş bir çit tespit etmek, kaybolmuş veya yaralanmış bir hayvanın yerini bulmak gibi. Komşunuzun arazi sınırını ihlal edip etmediğini, ürün çalmak için tarlanıza birilerinin girip girmediğini veya gireni tespit etmeyi de kolaylaştırabiliyor.

Satın almaya kalksak…

Düşük maliyetli bir dron sayesinde sık ve düzenli gözlem yapabilen çiftçi, ürün yetiştirirken tüm aşamaları izleyerek toprağı için daha uygun yönetim modelleri oluşturabilir. Burada düşük maliyete bir mim koyalım! Ucuz ve etkili teknolojinin çiftçi açısından ne kadar önemli olduğunu düşünürsek, maliyeti hesaplarken yalnız dronun değil, kullanılan yazılımın, drona monte edilen kameranın veya ilaçlama aparatının fiyatını da eklemek gerekiyor. Dron sahibi olanların kullanmak için izin almaları da gerekiyor. Yani işin bir de yasal boyutu var.

Başlangıç, orta düzey ve profesyonel kullanıcılar için dron alternatifleri olduğunu gördüm. Pilinin şarj süresi ve pil ömrü -dolayısıyla havada kalış süresi- , dronun ağırlığı -rüzgârlı havada uçabilme yetisi-, varsa üzerindeki kameranın çözünürlüğü, hangi alanda kullanılacağına göre değişiklik gösteriyor. Örneğin geniş tarım alanları için pil ömrünün yetersiz kalması bir eleştiri konusu. Teknoloji yakın zamanda bu sorunu da çözer herhalde.

(Bu yazıyı hazırlarken en çok yararlandığım makaleye buradan ulaşabilirsiniz.)

Tasarımın Rengi, Tasarımcının Zevki

Tasarım bölümlerinde “Temel Tasarım”, sanat fakültelerinde “Temel Sanat Eğitimi” derslerinin vaz geçilmezlerinden biri “renk” konusudur. Yaptığınız çalışmayı savunurken jüriden biri “Neden bu rengi seçtin?” diye sorduğunda “Sevdiğim için.” diyemezsiniz. Zaten eğitimin önemli noktalarından biri tasarımın gerektirdiğini yapmayı öğrenmektir. Sevdiğiniz şeyi değil!

Güzel tasarım yerine doğru, çalışan ve iyi tasarım yapmaya koşullanmış eski öğrenci-yeni tasarım profesyoneli, çalışma hayatına atılınca bazen teknik, kimi zaman “duygusal”, çoğu zaman ise müşteri kaynaklı müdahale altında renksiz bir tasarım ortamına savrulur. Üründe kullanılacak plastiğin pigmenti pahalıdır veya fabrikadaki stoku eritmek gerekir; raporu 4 renk değil de 5 renk basamazsınız, çünkü masraflı olur veya anlaşmalı matbaanın 5 renk makinesi yoktur ve işi ikinci kez makineye sokmak istemez; 5×2 cm’lik etiketin üzerinde kullanılacak 2 renk müşterinizin içine sinmediğinden(!) size 38 ayrı renk uygulaması yaptırır ve sonunda sizin en başta sunduğunuz 3 renkten 2.sini kabul eder, vs.

Bir de bazen öyle bir iş gelir ki tasarımcı veya pazarlamacı da şaşırır. İşte size böyle bir “iş özeti”: Avusturalya hükümeti pazar araştırması yapan Gfk adlı şirketten sigara paketlerinin tasarımında içmeyi engelleyecek bir renk çözümü sunmasını istemiş. Bir pazar araştırması şirketinden ürünü az sattıracak bir yöntem istenmesi oldukça alışılmadık! Her neyse, önerilen renk o kadar itici bir renk olsun ki sigara tiryakisi paketi satın almak istemesin, demişler. Şirket yaptığı testler sonucunda Pantone kataloğundaki 448C kodlu toprak tonlarında koyu kahverengi veya koyu yeşil diyebileceğimiz bir rengin sigara tiryakilerince “en az çekici” renk olduğunu tespit etmiş.

Opaque Couché CMYK 33 43 80 82 RGB 74 65 42 Web Safe #333333

Opaque Couché
cmyk 33 43 80 82
rgb 74 65 42
web safe #333333

1000 tiryaki ile yürütülen araştırmada önerilen diğer renkler arasında küf yeşili, beyaz, bej, koyu gri, hardal rengi ve koyu kahverengi yer alıyormuş. Bir ara koyu kahve yarışta öne geçer gibi olduysa da bu rengin çikolatayı hatırlatması yüzünden ipi göğüsleyen renk toprak tonlarındaki koyu yeşil/kahve 448C olmuş. Hükümet araştırma hakkında yaptığı ilk açıklamada 448C’den “zeytin yeşili” olarak söz edince Avusturalyalı zeytin üreticileriyle ufak bir kriz yaşanmış. Avusturalya Zeytinciler Derneği’nden gelen itiraz sonucunda 448C’nin takma adı “donuk koyu kahverengi” olarak değiştirilmiş.

 

İşte bu araştırma sonucunu duyan blog dünyasından “dünyanın en çirkin rengi” damgasını yedi 448C. Bunun üzerine tasarım dünyası da boş durmadı ve “Çirkin renk yoktur!” makaleleri yazdı veya fastcodesign.com gibi web siteleri ünlü tasarımcıların fikrini sorduğu röportajlar yaptı. Bu sitede yayınlanan kısa filmde ünlü tasarımcılar özetle “Çirkin renk yoktur, her renk bulunduğu bağlam içinde değerlendirilir.” demişler. Milton Glaser’ın söylediğini ise özellikle kulağa küpe yapmak gerekiyor: “Hiçbir renk birbaşına seçilemez, her renk bir diğeri bağlamında değerlendirilir.” Öte yandan Pantone şirketi de “Bizim için her renk eşittir” demiş ve konuyu kısa kesmiş.

Birleşik Krallık'taki sigara paketleri için maket

Birleşik Krallık’taki sigara paketleri için maket

Avusturalya hükümetinin yaptırdığı bu araştırmanın sonucu Birleşik Krallık ve Fransa’da da benimsenmiş gözüküyor. Bu ülkelerdeki sigara paketlerinde de aynı rengin kullanılmasına yönelik denemeler yapılmaya başlanmış. Paket üzerindeki “sigara öldürür” türü sloganlarla ve kanserli akciğer gibi fotoğraflar eşliğinde kullanılacak olan bu rengin üzerinde herhangi logo bulunmayacak. Marka adı tüm paketlerde aynı yazı tipi, boyutu ve rengi ile yazacak. Paketin %60’ını bu uyarılar kaplayacak.

Leonardo da Vinci, “Mona Lisa” (1452) (Image via Wikimedia Commons)

Leonardo da Vinci, “Mona Lisa” (1452) (Image via Wikimedia Commons)

Denekler tarafından “kanserli akciğer rengi, bebek kakası, katran rengi” olarak yorumlanan 448C’nin ev dekorasyonu ve moda sektöründe sıkça kullanılıyor. Sanat tarihinde de bu rengin popülerliğini anlamak için başta Mona Lisa olmak üzere (giysisinin ve şalının rengine dikkat edin!) ünlü bazı resimlere bakılabilir.

Tabii ki renklerin “duygusal eşleştirmeleri” olduğu ve müşterinin satın alma dürtüsünü tetiklediği pazarlamada yıllardır bilinen bir gerçek. Standart ambalajların sigara içenler üzerindeki etkisi tam olarak ölçülemese de 2012 ve 2013 yıllarındaki iki araştırma en azından tüketicinin yanlış yönlendirilmesinin önüne geçildiğini göstermiş. Örneğin tüketicinin açık renkli paketlerdeki sigaranın koyu renk paketlerdekine göre sağlığa zararının daha az olduğu izlenimine kapılması gibi. Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü’ne göre paketlerdeki bu standartlaşma sigaranın cazibesini ortadan kaldırma amacını güdüyormuş. Yine de sigara gibi toplumsal bir sorunun yalnızca tasarımla çözülemeyeceğinin herkes farkında!

Dron Terminali

İlk kez bu yılki Venedik Bienali ile ilgili bir haberde görmüştüm: Droneport. Dron terminali veya dron limanı diyebiliriz sanırım. Askeriyede, eğlence sektöründe (düğünde kamerayla uçurulup kayıt alındığına şahidim), haber merkezlerinde, uzaktan kumandayla kullanılan, mahalle kırtasiyesinden satın alabileceğiniz -zincir bir kitapçıda satıldığını gördüm, ama yeni bir yasayla satışına kısıtlama ve kayıt altına alınma zorunluluğu getirilecek galiba- hava aracının konabileceği alan.

Yakın zamanda bu konuda bir yazı daha okuma fırsatı buldum. Böyle bir terminalin altyapısı yetersiz, gelişmekte ülkelerde sıçrama tahtası olabilecek bir proje olduğundan söz ediliyordu. Afrotech-Redline’dan Jonathan Ledgard, Norman Foster Vakfı’yla (The Norman Foster Foundation) bu proje için iletişime geçerek, Ruanda’da yapılmak üzere bir mimari proje oluşturmuş. Bazı yerlerde ticari amaçla, örneğin pizza dağıtımında kullanılan dronlar, yol iz olmayan yerleşim bölgelerine tıbbi malzeme ulaştırmada veya posta hizmetinde de kullanılabiliyor.

Ruanda için droneport projesi, Foster+Partners

Ruanda için droneport projesi, Foster+Partners

Ruanda için hazırlanan bu dron terminali projesinin inşasında yerel malzeme ve işgücünden faydalanılması ve terminalin insani yardım noktası olarak kullanılması hedeflenmiş. Kısa filminde yerel dokuya uygun, doğal afetlere dayanıklı bir tasarım olarak tanıtılan çalışmanın bienal için yapılan uygulamasının yerine, Afrika’da yerel halk tarafından inşa edilişini izlemek isterdim doğrusu. Zaten bu tasarımın başarısını da ancak ihtiyaç bölgelerinde kolay inşası ve başka coğrafyalara da yayılan etkin kullanımı gösterebilir.

Droneport bana üniversiteye başladığım sene aldığım Victor Papanek’in 1971 yılında yayımladığı “Design for the Real World” adlı kitabını anımsattı. Papanek kitapta, etrafımızı kaplayan kullanışsız, anlamsız, geçici akımlara kapılarak yapılan tasarımlardan dem vurur. Tasarımcının bir ürünün kabuğuna müdahale etmesine yani yalnızca formundan sorumlu olmasına karşı çıkar. Kaynak ve enerji israfının önüne geçmemizi, dünyada sağduyulu tasarımlara ihtiyacımız olduğunu söyler.

Kitaplığımdaki yeşil kapaklı 1992 yılına ait baskı

Kitaplığımdaki yeşil kapaklı 1992 yılına ait baskı

Tasarım yaşamının başında ve internetin olmadığı dönemde okunan bu kitaba bir daha göz atıp güncelliği üzerine kafa yormakta fayda var galiba. Belki içindekiler şimdi daha anlamlı gelecektir veya güncelliğini yitirmiş olacaktır. (Kitabın Türkçe çevirisi var mı, diye bakındım. Bulamadım. Çevrilmediğine inanamadım.)

Kaynak: Jan Doroteo. “Norman Foster Explains How Drones in Rwanda Could Lead the Way for New Cities” 09 Jun 2016. ArchDaily. Accessed 8 Jul 2016. <http://www.archdaily.com/789122/norman-foster-explains-how-drones-in-rwanda-could-lead-the-way-for-new-cities/&gt;